visitbodrum.com test yayınıdır.

Bodrum'da Bir Gün Geçireceksiniz. Bir Günde Neler Yapabilirsiniz?

  1. Ana Sayfa
  2. Blog
  3. Bodrum'da Bir Gün Geçireceksiniz. Bir Günde Neler Yapabilirsiniz?

Bodrum’a geldiniz ve hemen 
döneceksiniz ya da geçerken şöyle bir uğrayıp gitmek istiyorsanız 
bu sayfadaki öneriler tam size göre...

Bodrum’a eğer bir gün için geldiyseniz bile sizi kendisine bağımlı kılacak birçok şeyle karşılaşabilirsiniz...
Bodrumluların “Yokuşbaşı” tabir ettiği yerden önce Bodrum Kalesi ve Bodrum’un merkezi 
görünür. Harika bir manzaradır bu ve biraz da şaşırtıcıdır; çünkü her yörede görmeye alışkın olduğunuz yüksek binalar yoktur...

Yayılmış beyaz evler, ardında çok iyi korunmuş bir kale, ardından koylar, tepeler, adalar...
Bodrum serüveniniz işte tam burada başlar... 
Yokuşbaşı’nda... 
Halikarnas Balıkçısı adıyla bilinen ve Bodrum’u Bodrum yapan Cevat Şakir Kabaağaçlı’nın sözlerini size hatırlatmak 
isterim... 


“Merhaba, 
Yokuş başına geldiğinde 
Bodrum’u göreceksin.
Sanma ki sen geldiğin gibi gideceksin.
Senden öncekiler de böyle idiler.
Akıllarını hep Bodrum’da 
bırakıp gittiler.”

Bu sözler Bodrum’a şöyle bir gelip’te gidemeyenler için yöre halkı tarafından sık sık söylenir...
Halikarnas Balıkçısı’nın bu sözleri Bodrum Girişine de konulmuştur.

Biliyoruz sizin de aklınız kalacak ama biz bir gün için de olsa Bodrum’u gezmeye onu tanımaya gayret edelim...

Haydi gezimize başlayalım...
Öncelikle “Koylar, tepeler, adalar” demeyeceksiniz bir gün için Bodrum’a geldiyseniz... 

Onları aklınızın bir kıyısına yazın çünkü oralarda gerçekten en az Bodrum kadar güzel, çekici beldeler, görülesi şeyler var. 
Ama bizim şimdiki amacımız şöyle bir Bodrum’u tanımak ... 

İki yerden Bodrum’u çok iyi seyredebilir ve fikir sahibi olabilirsiniz. Birincisi Antik Tiyatro, İkincisi Haremtan (Gümbet Yeldeğirmenleri Tepesi) iki ayrı açıdan Bodrum’u keşfetmek, kuşbakışı izlemek hoşunuza gidecektir. Genelde Antik Tiyatro önündeki seyir terasında “Bodrum Hatırası” fotoğrafı çekilir. 

Arkanızda Bodrum Kalesi ve deniz. Önde siz... Biz Bodrumluların en çok gördüğü şeylerden biri burada insanların fotoğraf çekmesi... Hatta gelinlikleriyle, damatlıklarıyla gelip o kadar çok fotoğraf çektiren var ki. 

Ne var ki aracınız yoksa ikisi içinde ulaşım  yürüyerek biraz zahmetli. Ama örneğin Bodrum Marina’nın önüne kadar geldiyseniz her ikisi de yürüyüş mesafesinde denilebilir.
 
Öğle sıcağında değil akşam üzeri hem renkler daha güzel, sıcak görünüyor hem de nispeten daha serin bir havada terli olmuyorsunuz...

İkinci durağımız Bodrum’un merkezi olsun. Belediye meydanınından Kaleye doğru yürüyün. Sahil ilgi çekicidir. Deniz havasını teneffüs ederken günlük gezi teknelerini, dalış teknelerini, büyük Bodrum guletlerini izleyerek geçecek güzel birkaç dakika...

Kaleye gelmeden caminin bulunduğu meydan Denizciler Meydanı diye tabir edilir. Buradaki kafelerde oturup bir parça dinlenebilirsiniz. Tost veya simitle bir çay iyi gider...

Üçüncü durağımız Bodrum Kalesi. Burada bir taşla iki kuş birden vuracaksınız. Hem Bodrum Kalesi’ni gezecek, hemde kale içindeki Bodrum Sualtı Arkeoloji Müzesi’ni göreceksiniz...
Zamanınız sınırlı olduğu için hiç olmazsa kalenin içinde ki Serçe Limanı Batığı Salonu’nu kendinize hedef alın ve burayı gezin... 
Biraz daha fazla zamanınız varsa kalenin güney ucunda yer alan Gelidonya  ve Uluburun Batığı Sergisi’ni gezin. Çünkü Uluburun Batığı dünyanın en eski batıklarından biri. Antik çağlarda batmış. Özel bir salon ve mutlaka gezin.

Dördüncü hedefimiz geldiğimiz yoldan  Denizciler Kahvesinin önünden sağa dönerek az ilerdeki Osmanlı Kaptan-ı Derya’larından Kızılhisarlı Mustafa Paşa Camiisinin önünden çarşıya girin... Yol sizi küçük bir meydana çıkarır, burada yol ortasında  restore edilmeyi bekleyen Aya Nikola Kilisesi’nin yıkıntısını göreceksiniz... Umarız yakın zamanda restore edilip ortaya güzel bir kilise çıkar. 

Yolunuza devam edip çarşıyı gezerken Bodrum’dan hediyelikler alabilir eşe dosta da “Bodrum’dan geliyorum” diyebilirsiniz... Yol boyunca dizili restoranlarında öğlen için kendinize güzel bir ziyafet çekebilirsiniz... Bu restoranların hepsi yolun sağ tarafındadır. Çünkü hepsi deniz kıyısındadır ve Bodrum’un güzel manzarasıyla iç içedir. Ancak daha yolun başındayken soldaki Yunuslar Fırını’nın nefis çörekleri, börekleri ve pastalarından kaçmak mümkün değil. Bir başka seçenek Bodrum Belediyesi’nin Mahvel Cafe’si. Hem biraz dinlenmek hem  de atıştırmak, serinlemek için iyi bir durak yeri. Üstelik en ucuz yerlerden biri Bodrum’da...
Bu yolun yani Cumhuriyet Caddesi’nin (Yeni nesil buraya Barlar Caddesi demektedir) tam ortasında karşınıza deniz çıkıveririr...
Eğer mayonuz hazırsa çekinmeyin deniz kıyısına kadar gidin. Nefis bir manzarayla karşılaşacaksınız. Büyük bir panorama... Bir yanda Bodrum Kalesi, Bir tarafta şehrin görmediğiniz Kumbahçe mevkii, karşınızda adalar, tekneler, yüzen insanlar ve upuzun bir plaj...
Buralarda şezlonglar ücretsiz. Bir şeyler içtiğinizde yediğinizde ücret ödüyorsunuz.  Bizce burası birkaç saat geçirilebilecek, denize girilebilecek ve öğlenin sıcağının atlatılacağı bir bölge... Ben yiyecek içecek istemem derseniz burada da Belediye Halk Plajı var... Havlunuzu serip denize girip dinlenebilirsiniz...

Deniz sonrası aynı yolu doğuya doğru yani önceki istikamete doğru yürümeye devam edin

Akşamüstleri kıpırdanmaları harika olur... Soldaki restoranların, kafelerin önünde kahve içmek, gelen geçeni seyretmek, köşebaşında Penguen Cafe’de dondurma yemek, sonrasında yürüyerek eski Halikarnas Disko’nun olduğu yere kadar yürümek  buraların ışıltısını görmek için yeterli. Leman gibi güzel kafeler sizi bekliyor. Az dahayürüyüp, bir elli metre yokuş çıkıp sola döndüğünüzde Zeki Müren Müzesi’ne bile 
varmış olursunuz...
 Buraya ne zaman PaşaTarlası denildi acaba? diye merak edersiniz.  Acaba Zeki Müren yüzünden mi?

Geldiğimiz Yoldan Geriye Dönüş

Geldiğimiz yoldan bu kez çevremize daha farklı bir gözle bakarak geri döner az önce geçtiğimiz çarşıdan tekrar geçerek sahile dönersiniz. 

Belediye Meydanını arkanıza alıp deniz kıyısından bu kez batıya doğru giderek 10 dakika kadar yürürsünüz. Ayrı bir dünya da burada, marina bölgesinde sizi beklemektedir.

Sağınızda yol kıyısında birçok restoran, gece kulübü size göz kırpmaktadır.

Siz deniz kıyısından Marina’ya doğru ilerlerken yolun sağında dikkatinizi güzel bir Bodrum evi çekecektir. Dünyanın en ünlü müzik insanlarından biri Ahmet Ertegün’ün Ağa Han ödüllü evidir burası... Bir düşünün eskiden tüm Bodrum evleri bu evlere benzermiş...  Hemen yanındaki tonozlu girişiyle Bodrum’un en güzel sokaklarından biri Saray Sokak görülecek yerlerden biridir.  Bu yol sizi Mausoleum’a götürür. Begonvilleriyle güzel fotoğraf veren bir sokaktır. 

Yolun devamında yürümeye devam sağda göreceğiniz tüm restoranlarda balığın alâsını, deniz mahsullerinin en güzelini tadabilirsiniz. Kahve içmek dinlenmek için sağlı sollu kafeler sizi beklemektedir. Marina çarşıda gezinilir, hatta hazırlıksız geldiyseniz şık giysiler bile alabilirsiniz. Çarşı koridorunun  sonunda dinlenebileceğiniz güzel bir kafe sizi bekler. 

Az ilerde ve yolu noktalayacağımız yerde Milta Marina’nın az ilerisinde  Osmanlı Kulesi’nde olası bir sergiyi gezebilir, Akşam olunca Marina Yat Kulüp’te güzel canlı müzikler dinleyebirsiniz...

Şimdi normal olarak bir başka şehire gitse

niz geziyi burada noktalamak gerekir ama burası Bodrum ve yaşam gece yarısından sonra da devam ediyor. Üstelik temposu artarak...

Hala Yorulmadıysanız ve Gücünüz Varsa
Gençseniz, veya bana yollar vız gelir, ben yürürüm diyorsanız son bir çaba gösterip Osmanlı Kulesi’nin önünden geçip Gümbet’e giden dik yokuşa doğru yönelin... tam tepede sola dönen yola girin ve değirmenlere doğru ilerleyin... Burada değirmenlerin iki yanında sağlı sollu güzel bir panoramik manzara sizi karşılayacaktır. Bir yanınız Bodrum diğer yanınız Gümbet. Gümbet gençlerin mutlaka özellikle gece eğlencesine katılmaları gereken yerlerden biri. Gündüzleri ise plajları ve deniz sporlarıyla ünlü.

Eğer aracınızla geldiyseniz bu güzergahı görmek hayli kolay. Değirmenler çevresinde aracınız park edip Bodrum ve Gümbet manzarası seyredebilirsiniz.

Marina Önünden 
Geri Dönüş

Az önce geldiğiniz yoldan Osmanlı Kulesi önünden geriye dönüp şöyle saat akşamın dokuz-onu  gibi geri dönün ve yürüyün... Gündüz gelirken boş olan restoranların, gece kulüplerinin dolduğunu ve burada gece hayatının daha henüz yeni başladığını görürsünüz... Giderek ritm hızlanır Bodrumda...

Hızlı davrandıysanız  ve Bodrum henüz sizi yormadıysa hele yalnız değilseniz Bodrum’un eğlence hayatına katılmakta yarar var... 

Son içkilerinizi buralarda alabilir gece yarısına kadar eğlenebilir ve ertesi gün yola çıkmak üzere hazırlanırsınız...

Pandemi öncesinde çoğu insan bu geceyarısını daha da uzatıp saat dört-beş yaptıktan sonra sabah kahvaltısını yapıp kendini denize atmayı tercih etmekteydi. Umarım yine o güzel günlere geri dönülebilir...
 
Bodrum’da bir günlük gezinizde yürüyerek Bodrum’un merkezini keşfetmeniz  ancak bu kadar olabilir. Çevresini, beldelerindeki  güzellikleri görmek için uzun zamanlara ihtiyacınız olduğunu unutmayın.
Nerede eğlenilir, nerede yemek yenilir veya kalınır, hangi oteller, hangi plajlar  iyidir diye kendi kendinize sorular sormaya başladığınızda ucsuz bucaksız bir Bodrum’la karşılaşırsınız... 


Deniz kıyısında dinlenip yeni bir gece yaşamına hazırlanmaktadır...

Bodrum’da eğer bir günden fazla kalacaksanız rehberimizin içinde size yüzlerce seçenek sunuyoruz...
Çok uzun süredir Bodrumda yaşayanlar olarak bizler için bile her gün keşfedilecek yeni yerler, her gün bir başka güzel mekân, yeni sürprizler karşımıza çıkıyor...
Tahmin ediyoruz bu bir günlük geziniz sizi yordu...

Tekrar Cevat Şakir Kabaağaçlı’yı hatırlayalım “...

Sanma ki sen geldiğin gibi gideceksin.
Senden öncekiler de böyle idiler.
Akıllarını hep Bodrum’da bırakıp gittiler.”

Tekrar Bodrum’da görüşmek üzere...

Değerlendirmeler
Henüz Değerlendirme Yapılmamış